Ayrımcılık Yapmamak Nedir? Ne Kadar Gerçekçi ve Ne Kadar Yapmacık?
Ayrımcılık yapmamak… Ne kadar güzel bir kavram, değil mi? Hani herkesin eşit olduğu, birbirine saygı gösterdiği bir dünya… Ama gelin görün ki, bu güzel kavram günlük yaşamda ne kadar işliyor? Gerçekten de ayrımcılık yapmamak bu kadar kolay mı? Ya da bazen bu kadar saf ve idealist olmanın bizi ne kadar geriye götürdüğünü hiç düşündük mü? Bazen “hepimiz eşitiz” diyenler, başkalarına çaktırmadan hakaret eder, bazen “ayrımcılıkla savaşan” kişiler, kendi etraflarında mikro ayrımcılık yaparlar. Bu yazıda, ayrımcılık yapmamak üzerine biraz tartışalım, hem de elinize makaleyi alıp kıyafetle ilgili ya da etnik kimlik üzerine basit bir yargılama yapmadan çıkmanızı beklemiyorum. Gelin, birlikte düşünelim…
Ayrımcılık Yapmamak Ne Demek, Gerçekten Ne Demek?
Ayrımcılık yapmamak, basitçe söylemek gerekirse, insanların cinsiyetlerine, ırklarına, cinsel yönelimlerine, dini inançlarına ya da fiziksel görünümlerine göre ayrım yapmamak demek. Yani “ne fark eder?” diyorsunuz ya, işte o. Herkesin eşit haklara sahip olduğu, bir kişinin kimliği ya da dış görünüşü nedeniyle yargılanmadığı bir dünya. Fakat hepimiz biliyoruz ki, bu idealist bakış açısı ne kadar güzel olursa olsun, pratikte işler öyle yürümüyor.
Mesela İzmir’de yaşıyorum, sosyal medyada aktifim, çevremde farklı kültürlerden insanlar var ve hâlâ, “O kadın çok kısa şort giymiş, bak ne kadar dikkat çekiyor” gibi yorumlar yapıldığına şahit oluyorum. “Yok, ben ayrımcılık yapmıyorum” diyenlerin aslında gündelik hayatta kullandığı kelimeler ve gözlemler de çoğu zaman ayrımcı oluyor. Hani o “eşitlik” diyen kişilerin, bazen daha zararsız görünen yorumları bile ayrımcılığın bir parçası. Benim için bu biraz “ama ben ırkçı değilim, siyahileri seviyorum ama…” gibi bir şey oluyor. Yani, hepimiz eşitiz diyorsun ama aslında hepimizin kafasında bir sürü sınıflandırma var. Bu, ne kadar zor bir şey, değil mi?
Ayrımcılık Yapmamanın Güçlü Yönleri: Biraz Fantazya Ama Güzellik de Var
Ayrımcılığın olmadığı bir dünya hayalini kurmak, kimseye zarar vermez, değil mi? Aslında, bu çok anlamlı bir fikir. İnsanların eşit olduğu bir toplumda, kimse kimseye farklı bakmaz. Cinsiyet, ırk, dil, din ne olursa olsun, herkes kendi kimliğini rahatça yaşar. Bunun faydalarını saymak gerekirse, daha huzurlu, barış dolu ve üretken bir toplumda yaşıyor olurduk. Kimseyi dışlamadan bir arada yaşamak, bizim gibi ‘kendisini kabul ettirmek için uğraşan’ gençler için de en büyük özlemlerden biri. Bazen diyorum ki, “Ya keşke her şey bu kadar basit olsa.” Ama…
Ayrımcılık Yapmamak: Zayıf Yönleri ve Realiteye Dönüş
Peki, hepimiz eşitiz dediğimizde gerçekten eşit mi oluyoruz? Hayır, olmuyoruz. Ayrımcılıkla mücadele etmek çok önemli ama bazen bu “tüm insanlar eşittir” anlayışı, yanlış yollara da sevk edebiliyor. Mesela, seninle hiç tanışmamış, dilini, kültürünü bilmeyen birinin, “Ay ben seni yargılamıyorum” demesi, bence aslında yargıladığını gösteriyor. Hani bazen sosyal medyada görüyorum, “Herkes eşittir, kimseyi dışlamayalım” diyen, insanın kimliğini sınıflandıran ve etiketleyen bazı kişilerin konuşmalarını. Böyle bir “yapmacık eşitlik” durumu var ortada. İnsanlar, kendi sınırlarını aşmaktan ve değişim yaratmaktan korkuyorlar. Evet, bazen ayrımcılığı önlemeye çalışırken, başka insanlar üzerinden kendimizi “superior” görmek isteyebiliyoruz. Bu da bir ayrımcılığa dönüşüyor aslında, farkında bile olmadan. Ne yazık ki.
Ayrımcılık Yapmamak Gerçekten Elde Edilebilir mi?
Şimdi, burada gerçekten bir soruya geliyoruz. Ayrımcılık yapmamak mümkün mü? Hayır, her zaman değil. İnsanların beyin yapısı, yetiştirilme şekli ve çevreleri, bazen çok daha derinlere iniyor. Ama bir şey var: Ayrımcılıkla mücadele etmek için bilinçlenmek ve sürekli olarak daha iyi olmak için çabalamak, en azından bir başlangıçtır. “Herkes eşittir” demek çok havalı ama bazen kendimize “Gerçekten de kimseyi ayrımcılıkla yargılıyor muyum?” diye sormak gerekiyor. Eğer bunu yapabiliyorsak, belki de ayrımcılıkla ilgili önemli bir adım atmış oluyoruz. Yoksa, her şey sadece sözde kalır.
Sonsöz: Ayrımcılık Yapmamak, Yavaşça Düzeltilmesi Gereken Bir Alışkanlık
Ayrımcılıkla mücadele, idealist bir düşünce olarak kalmamalı. İster istemez hepimizin içinde bir yerlerde bazı ayrımlar olabilir. Ama en azından bu konuda kendimize sorular sorarak, düşünerek, farkındalık kazanarak daha iyi bir toplum yaratabiliriz. Sonuçta, kimse kimseyi bir etiketle tanımlamamalı ve her birey kendi kimliğini yaşamalı. Tüm bunlar, bir gün dünyayı daha eşit bir yer yapabilir mi? Belki. Ama şimdilik, en azından biraz düşünmek yeterli. Yine de, hayatta bazen gerçekçi olmak gerekiyor, değil mi?