Psikoloğun Meraklı Girişi: Hikâyelerle Ruhun Haritalanışı
Bir psikolog olarak kendi kliniğimde bireylerin anlattığı öykülerde sıkça rastladığım bir şey var: İnsanlar geçmişten, kültürden ve toplumsal normlardan beslenen iç konuşmalarına hikâyeler eşlik ediyor. Bu içsel diyaloglar aslında birer anlam haritası; kim olduğumuzu, ne yaşadığımızı ve dünyayla nasıl bağ kurduğumuzu gösteriyor. Bu bağlamda Peyami Safa’nın hikâyeleri, yalnızca edebî eserler değil, aynı zamanda bireyin bilişsel, duygusal ve sosyal dünyasına dair çözümleyici laboratuvarlar gibi. Bu yazıda, “Peyami Safa hikâyeleri nelerdir?” sorusunu ele alırken, onun öykülerini psikolojik mercekten analiz edeceğiz: birey zihni ne durumda, duygular nasıl şekilleniyor, sosyal bağlar nerede kırılıyor?
Hikâyelerin Tarihsel Arka Planı
Peyami Safa, 20. yüzyıl başlarında hem Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş sürecini hem de modernleşmenin getirdiği bireysel ve toplumsal çalkantıları yaşayan bir yazardır. ([Vikipedi][1]) Onun hikâyeciliği, bu geçişin ruhsal izlerini taşır: Geleneksel yapılar çözülürken yeni birey profili yükseliyor, kimlik çatışmaları yaşanıyor, şehirleşme ve modernleşme bireyin duygusal dünyasına da sirayet ediyor. Safa’nın hikâyeleri bu bağlamda “kültürel ve bireysel dönüşüm hikâyeleri” olarak okunabilir. Ayrıca, hikâyeleri arasında yayımlanma biçimi de önemlidir: gazetelerde “Asrın Hikâyeleri” başlığı altında yer alması, onu halkla ilişkiye sokmuş ve psikolojik gerçekliğinin yaygın bilince ulaşmasına olanak sağlamıştır. ([Atatürk Ansiklopedisi][2])
Peyami Safa Hikâyeleri Nelerdir? — Seçkiler ve Öne Çıkanlar
Tam bir liste sunmak güç olsa da, Safa’nın hikâyeciliğini temsil eden bazı eserleri şöyle sıralayabiliriz:
– Hikâyeler (1914–1930 dönemi, hikâyeler topluluğu) ([Peline Kitabevi][3])
– “İstanbul Hikâyeleri” gibi şehir merkezli koleksiyonlar ([Ötüken][4])
– Gazete serisi olarak “Sözde Kızlar” gibi gençlik, toplumsal dönüşüm temalı kısa roman/hikâye karışımları da hikâyecilik evresinin parçası sayılır. ([Edebiyatla.com][5])
Bu eserlerin ortak yönü, bireyin ruhsal durumunu, toplumsal bağlarını ve düşünsel dünyasını “hikâye” formunda işliyor olmalarıdır.
Bilişsel, Duygusal ve Sosyal Psikoloji Boyutlarıyla Analiz
Bilişsel Boyut
Safa’nın hikâyelerinde karakterler genellikle bir “düşünme süreci” içinde yer alırlar: Kimim, kaçıyorum, neyi kabul ediyorum, neyi reddediyorum gibi. Bu, bilişsel psikolojinin “öz‑şema” ve “kendilik algısı” konularını çağrıştırır. Örneğin İstanbul’a gelip geleneksel çevresiyle çatışan bir karakterin zihninde “ben kimim?” sorusu sürekli devinim halindedir. Safa, böyle durumları ruhsal iç monologlarla destekler; okuyucu bu bilincin içsel işleyişine tanık olur.
Duygusal Boyut
Duygular Safa’nın hikâyelerinde botanik bir aksesuar gibi değil; karakterlerin varoluşlarının merkezi. Yalnızlık, kaybetme, hayal kırıklığı, içsel çaresizlik, umut gibi duygular sürekli devrededir. Hikâyelerin kısa olmasına rağmen, içsel duygu yoğunluğu yüksektir. Duygusal psikoloji açısından bu, “duygu düzenleme” ve “duygusal durum değişimleri” açısından okunabilir. Karakterler duygularını bastırır, yüzeyde uysal görünür ama içsel bir fırtına yaşar – ve bu, Safa’nın anlatımında sıradan değil, bir yapı unsuru olarak yer alır.
Sosyal Psikoloji Boyut
Toplumsal bağlar, normlar ve roller hikâyelerin ana sahnesidir. Safa karakterleri, gelenekle modernitenin, şehirle taşranın, doğu ile batının arasında sıkışır. Bu arada sosyal psikoloji açısından “grup baskısı”, “rollerin içsel temsili” ve “başkalarının gözüyle benlik” gibi konular öne çıkar. Örneğin İstanbul hikâyelerinde karakter, aileye, mahalleye, topluma karşı bir sorumluluk hisseder; fakat bu sorumluluk, onun iç dünyasındaki özgürlük arayışıyla sık sık çatışır. Safa bu çatışmayı dramatize eder.
Okuyucuya Yönelik Davet: Kendi İçsel Deneyiminizi Değerlendirin
Siz okuyucu olarak şimdi durup bir an düşünüp şu soruları kendi içinizde cevaplayabilirsiniz:
– Bir Safa hikâyesinde yer alan karakterlerin duygusal hâllerine benzer hâl yaşadınız mı?
– Toplumsal normların ya da rollerin sizi hangi bakışla biçimlendirdiğini hiç fark ettiniz mi?
– Kendi hayatınızda “bilişsel döngüler” yaratan düşünceleriniz hangi şekilde ortaya çıkıyor: “Ben kimim?”, “Neye inanıyorum?”, “Nerede duruyorum?” gibi…
– Sosyal çevrenizin beklentileriyle içsel arzularınız arasında nasıl bir gerilim yaşıyorsunuz?
Bu tür sorular, Safa’nın hikâyeleriyle sizi sadece bir edebî deneyime değil, kendi psikolojik haritanızı okumaya davet eder. Onun metinleri, yalnızca okunacak değil, üzerine düşünülüp içselleştirilecek yapıtlardır.
Safa’nın hikâyelerinin dilinde, anlatımında ve temalarında gördüğümüz psikolojik derinlik, bizi “hikâye”nin ötesine — bireyin ruhuna, topluma ve düşünce sistemlerine götürür. Bu yüzden, bir sonraki Safa hikâyesini elinize aldığınızda, sadece karakterlerle değil, kendi iç dünyanızla da karşılaştığınızı aklınızdan çıkarmayın.
[1]: “Peyami Safa – Vikipedi”
[2]: “Peyami Safa (1899-1961) – Atatürk Ansiklopedisi”
[3]: “Hikayeler Peyami Safa – pelikankitabevi.com.tr”
[4]: “Peyami Safa – otuken.com.tr”
[5]: “Peyami Safa’nın Hayatı ve Eserleri – Edebiyatla.com”